TEMPO - Berin Karakaş // 20.03.2008

Tempo Online

Kültür Sanat / Berrin Karakaş
Nefes'le Soul'un birleştiği yerde

Sultan Tunç, elinde megafonu, apoletlerinde gazoz kapaklarından olma üniformasıyla, 'Oriental Rap'n Roll' şarkılarıyla yeniden aramızda. Deniz Gezmiş'ten paparazzi âlemlerine, Almanya'dan Anadolu'ya, bir dolu yeri gezmiş de gelmiş bu defa
Sultan Tunç
Sultan Tunç

TEMPO: Albümün de ismi olan ‘Oriental Rap'n Roll’u açalım ilk önce isterseniz.
Sultan Tunç: Rap, 10 yaşımdan beri hep yanımda oldu. Müzik tarzım her sene rap’ten uzaklaşsa da köklerim hep orada. Rock’n roll ise benim için bir hayat bakışı. Geçenlerde Youtube’da, Firik Dede adında bir Alevi dedesini sazıyla dörtlükler düzerken izledim. Ağzım açık kaldı. İçimden ‘rock'n roll’ kelimeleri fırladı. Eminim James Brown, o dedeyi canlı izleseydi, nefesini hissederdi. “Hey Firik Dede ma’ funky soul brother.” Biz nefes deriz, onlar soul. Yani, ayrı gayrımız yok. Albümde bu çeşitliliğe vurgu yapmak istedim. Ve bu karmaşıklığı ‘Oriental Rap'n Roll’ ismi çözer diye düşündüm.

T.: Albümdeki parçalar pek çok şehirde oluşmuş. İstanbul’un yeri nedir aralarında?
S.T.: Yeni bir şarkı yazma fikri hep İstanbul’da doğdu. Burada tamamlandığımı hissediyorum. Gerçi Almanya’da, kendi ülkemdeki yaşıtlarımdan çok daha şanslıydım; eğitim, sağlık, sosyal sigorta vs... Ama orada kalsaydım, Almanların vitrine koyacağı ‘iyi Türk’ü oynamam gerecekti. Ya da Alman gençlerinin korkulu rüyası, Türk tarzı 50 Cent’i, kötü Almancamla coşturacaktım. Bunun ortası yok gibi. Ben de üniversiteyi bitirip İstanbul’a yerleştim. Almanya’da belirli bir düzen vardır ve onun dışına çıktığınızda göze batarsınız. İnsanların planlı hayatlarında tesadüflere yer yoktur.

Düşünsenize, ne kadar can sıkıcı. Türkiye’deyse pek çok farklı hayat tarzı, hayat bakışı bir arada. Acı, çaresizlik, mutluluk, sevinç... Bunların hepsini yaşayabiliyorsunuz. Şehir sürekli hareket halinde. İklim bile öyle. Bunlar insanı hayata bağlıyor. Sonunu bildiğim filmleri hiç sevmedim. Berlin’de gündüz parkalarda, kafelerde, gece partilerde geçen bir hayat var. Herkes sanatçı, herkes seksi... Özgürlüğün doruk noktası sanırsınız, ama büyük bir yalan. Bu durumda, Türkiye’de devrim yapma fikri bana daha cazip geldi.

...

Devamı Tempo'da

(1059 – 20 Mart 2008)

Hiç yorum yok: