TARAF - Ferhat Uludere // 16.04.2008

16.04.2008

Türkiye’nin hip hop’u böyle olur

Türkiye’nin hip hop’u böyle olur


İlk albümü Saygıdeğer Şarkılar ile Cartel’in rap müziğine sürdüğü milliyetçi imajı silmek için çabalayan Sultan Tunç, yeni albümü Oriental Rap’n Roll’da yerel müzik aletlerini kullanarak Türkiye’nin hip hop müziğini oluşturmaya uğraşıyor

Geçen aylarda Türkiye’de hip hop 10. yılını görkemli bir şekilde kutladı. Birçok sanatçı ve müzisyen sahneye çıktı ve Türkiye’de hip hop’un geldiği noktayı övgülerle, hayranlıkla ve severek insanlara anlatmaya çalıştılar. Öyle ya hip hop küçük ve izbe mekânlardan çıkmış büyük konser alanlarında, insanların içinde alenen ve sevilerek söylenir olmuştu. Ama garip bir şey de vardı, sahnede olan hip hop’tu elbette, sözleriyle müziğiyle Amerikan gettolarından çıkan müziğin Türkiye’deki yükselişiydi bu... Ama sadece oydu işte... Hatta Türkiye’ye Amerika’dan da gelmemişti bu müzik. Almanya’nın alt liglerinden futbolcular, müziğe yeni başlayan popçular ithal ettiğimiz dönemde araya karışan Cartel ile birlikte tanıdık onları. Aşırı milliyetçi ve sert olan bu çocukların yaptığı müziğe pek ilgi göstermedik pek, Amerikan rap’inin tınıları daha çok hoşumuza gitti. Arkasından Türkiye’de de yükselmeye başlayan Amerikan hip hop’unun kişiliği oluşmadı, zaten müziğe böyle bir kişilik katmak kimsenin aklına da gelmedi. Dünyanın her yerinde tutan ve para getiren Amerikan rap’iydi.
İlk albümü Saygıdeğer ?arkılar ile Cartel’in yarattığı milliyetçi rap etkisini silmeye çalışan ve bunu da büyük ölçüde başaran Sultan Tunç, şimdi de son albümü Oriental Rap’n Roll ile Türkiye’nin hip hop müziğini oluşturmaya çabalıyor. “Yurt dışında nasıl gruplar varsa Türkiye’de de onların taklidi gruplar ortaya çıkıyor. Türk Eminem’i var. 50 Cent’i var. Ama genel olarak bakarsak Avrupa’nın hiçbir yerinde Türkiye’nin hip hop’u söz sahibi değil. Başka çalışmalar yapmalıyız. Fransa gibi kendi hip hop’ını, İspanya gibi kendi rap’imizi yaratmamız lâzım” diyerek yola çıkan Sultan Tunç son albümünde bu toprakların yarattığı ve burada yaratılan müzikler, sazlar ve ritimleri dikkatlice inceleyip uzun araştırmalar sonrasında tüm müzikleri hip hop ile harmanlayarak “İşte Türklerin hip hop’u da böyle olur” demeye hazırlanıyor.
Roman müziklerinden, alevi semahlarına kadar birçok geleneksek müzik bir araya geliyor. Rock gitar, klarnet, bağlama Tunç’un kızgın sözleri ve ritmik vokaliyle buluşuyor Oriental Rap’n Roll’de. Sadece bunlar değil elbette buluşan, Yeşilçam filmlerinden, haber bültenlerinden, magazin programlarından alınan sesler hepsinin üzerine ekleniyor... O ise yeni albümünü yapmak istediği müziğe doğru atılmış yeni bir adım olarak değerlendiriyor.
“Bu albüm gelmek istediğim son nokta değil benim. Ama yapmak istediklerime biraz daha yaklaştığımı düşünüyorum. Bundan sonraki çalışmamda hip hop’tan daha da uzaklaşacağım ama ruh hep hip hop olacak. Müzikal olarak daha karmaşık olacak... Bu albümün yarısına hip hop dersek, yarısını da dünya müziği oluşturuyor. Bundan sonra çıkacak albümlerde hip hop kısmı daha azalıp daha çok dünya müziği olacak. Batı rock müziğinden, Küba müziğine kadar her şey olacak. Hepsinin karışımı olacak...”
İlk albümü Saygıdeğer ?arkılar ile tanıdığımız Sultan Tunç Almanya’da dünyaya geliyor ve doksandan beri müzikle ilgileniyor. Almanya’da başlayan hikâye, Avrupa’nın birçok yerinde devam eden turnelerden sonra Türkiye’ye dönüyor. Kendi hikâyesini şöyle anlatıyor Tunç...
“Doksanlarda yeni başlamıştı bu müzik, Almanya’da küçük küçük gruplar kuruldu. Genelde Almanyalı olmayanlardan oluşuyordu ve Amerikan rap’çilerini taklit etmeye çalışıyorduk. Sonra kendi şarkı sözlerimi yazmaya başladım. İngilizce yazıyordum ama ana dilim olmadığı için zorlanıyordum. Sonra bir geçiş dönemi oldu, şimdi Türkiye’de yaşanan gibi bir dönemdi. Hip hop’ın reklâmları yapılmaya başladı ve para getiren bir müzik haline geldi. Almanlar her zaman Amerikan tarzı hip hop yaptı. Çünkü Almanlar İkinci Dünya Savaşı’ndan dolayı kendi kimliklerini bastırmak zorunda kaldıklarından kendilerini tam ifade edemediler. Geleneksel müzik aletlerini o müziğin içine katmadılar... Ben de Almanca’ya döndüm ama Alman dilinin bu müziğe tam olarak uymadığını düşünüyordum. Daha sonra Türkiye’de yaşanan pop patlamasıyla birlikte ben de Türkiye’ye gelmeye kararı verdim. Almanya’da hip hop müziğini Türkler kurmasına rağmen yaşanan patlama sonrasında medya Almanları ön plana çıkardı ve müziğe sahip çıkan onlar oldu. Türkler de durum böyle olunca daha sert takılmaya, daha ağır sözler yazmaya başladılar.”
İlk albüm çıkacağı zaman talihsizlikler arka arkaya geliyor, yaşanan deprem albümün yayınlanmasını erteliyor, arkasından patlayan ekonomik kriz yayın tarihini daha da geriye atıyor, ama sonunda Türkiye gecikmeli de olsa tanımaya başlıyor Sultan Tunç’u. Tunç artık Türkiye’de yaşıyor, Türk müziğini inceliyor ve kendi müziğiyle nasıl birarada kullanacağının hesaplarını yapıyor... Türkiye’deki müzikal renkliliği ve zenginliği Almanya ile kıyasladığında kendiden yola çıkarak burada daha iyi şeyler yapabildiğinin altını çiziyor. Almanya’da yaşamın tüm sisteminin çözülmesi ve gelir seviyesinin insanlara önemli olanaklar yaratması sonucunda müzikal ve kültürel olarak geriye gidiş olduğunu düşünen Tunç, Türkiye’deki insanların müzikle ilgisini ise şöyle özetliyor...
“Türkiye’de gördüğüm çok net bir şey var, o da kendini inkâr etmek. Ya tam anlamıyla Batı müziği dinleyip kendi müziğinden utanıyorsun ya da kendi müziğini dinleyip Batı’yı sevmiyorsun. Sağlıklı bir yaklaşım yok. Yeni konser programımda sahnede zurna da olacak. Kendi müziğinden utanmadan onu Batı müziğiyle birleştirmek önemli diye düşünüyorum... Batı’da var olmak istiyorsanız bunu kendi müziğinizle yaparsınız. Çünkü Batı’dan taklit ettiğiniz müziğin ruhunu hiçbir zaman bilemezsiniz ki...”

Hiç yorum yok: